- elbiseler
- n. duds, togs
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
MELABİS — Elbiseler. Giyecek şeyler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
elbise — is., Ar. elbise Giysi Bayram sabahlarında yeni elbiseler karşısında çocuk heyecanları duyuyorum. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler elbise dolabı resmî elbise dalgıç elbisesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazırcı — is. 1) Hazır giysi satılan yer veya satan kimse Arkalarında hazırcı mağazalarından alınmış pahalı elbiseler vardı. R. N. Güntekin 2) mec. Emek harcamadan her şeyi hazır olarak elde etmek isteyen kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenarlı — sf. 1) Herhangi bir biçimde kenarı olan Kadınlar ise beyaz elbiseler, geniş kenarlı hasır şapkalar giymişlerdi. H. Taner 2) Kenarı süslü, işlenmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
krem — is., Fr. crème 1) Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde 2) sf. Bu kıvamda hazırlanmış olan Krem deterjan. 3) Açık saman rengi 4) sf. Bu renkte olan Vücutlarının yumuşaklığını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pekiştirmeli sıfat — is., dbl. Pekiştirmeli kelime biçiminde kurulmuş sıfat Tertemiz elbiseler … Çağatay Osmanlı Sözlük
resmî elbise — is. 1) Üniforma 2) Bazı bayram, toplantı, yemek vb.nde giyilmek zorunda olunan belli niteliklerdeki giysi, kıyafet, resmî giysi Uşakların hepsi resmî elbiseler giymişler. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
zilsiz — sf. Zili olmayan Çuha elbiseler giymiş, sakalı gayet biçimli kesilmiş, güzel yüzlü genç bir elekçi sazını kuruyor, alnı çatkılı kart bir kadın zilsiz tefini ovuşturuyordu. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zilsiz oynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
AKBİYE — (Kubâ. C.) Kaftanlar, üste giyilen elbiseler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ATMAR — (Tımr. C.) Paçavralar. Eski, yıpranmış elbiseler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DÜSÜR — (Disar. C.) Üste giyilen kaftanlar, elbiseler. * Yatak çarşafları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük